Ne kadar güzeldi o çocukluk yıllarımız…
En büyük acıydı dizimizde kanayan yaralarımız.
Güzeldi herşeye rağmen sorunlu sorunsuz yaşantılarımız
Küçük olmanın saflığı ile büyütürdük duygularımızı
Büyüdükçe küçülmeye başladı o güzelim duygularımız…
Acımasızca vurdu hayat tokadını büyüdüğümüzü sandığımızda…
İşte hayatın attığı o tokatla anladık neymiş asıl acımız
En büyük acı değildi artık dizimizdeki kanayan yaramız
Daha yeni başlamıştı gerçek hayat
Bitmişti toz pembe hayaller olan yaşantılar
Hayatın en acımasız döneminde
Yaralanmıştı bu kalp
İşte o zaman anlamıştık büyüklerimizi
Zamanında demişlerdi
Keşke büyümeseydik diye…
Bizde gülüp geçmiştik olurmu öyle şey diye.
O gülen gözler ağlıyor şimdi…
Şimdi özlüyorum çocukluğumu
Şimdi özlüyorum bir şeker için saatlerce ağlamayı…
Şimdi özlüyorum samimi çıkarsız çocukluk arkadaşlıklarını
Şimdi özlüyorum bir misket için yaptığımız kavgaları
Şimdi özlüyorum akşam ezanlarına kadar top peşinde koşmayı
Şimdi özlüyorum yaşadığım en büyük acıyı…
Keşke diyorum büyüklerim gibi
Keşke büyümeseydim diyorum…
Ben bunu dedikçe bizi dinleyip gülen çocuklara bakıyorum
Baktıkça içim sızlıyor…
Biliyorum çünkü aynı acıların onları beklediğini
Anlıyorum…
Dünya’nın Acımasızlığını…
Çözemiyoruz mutluluğun sırrını…
Çözemiyoruz hayatın anlamını
Ve yaşayamıyoruz veremiyoruz yaşamın hakkını
Yazarken bu satırları yanıma yanaşıyor bir ak sakallı
Ve diyor ki:
Keşke şimdi senin gibi bir genç olsaydım…!
Bunu duyan yürek noktalamıyor bu satırları
Bitiremiyor satırları
Koyuyor Sonuna üç noktayı…