Bu aralar gülme konusuna çok takmış bir vaziyetteyim...
Baharın geçici sarhoşluklarından biri olsa gerek. Çok kasvetli bir hava var bir kaç gündür bu şehirde.
Çok sıkılıyorum be dostlar sıkıldıkça düşünüyorum ve düşündükçe yine sıkılıyorum böyle salak saçma bir kısır döngü içinde sonsuzmuşcasına devam ediyor hayat denilen bu garip şey.
Çok uzun zamandır gülmüyordum.
Çünkü bu hayatta gülecek pek fazla bişey kalmadığına inanan biriydim.
Ta ki gülüşü bile gülmeme sebeb olan birini tanıyana kadar.
Aşk'a inancını yitirmiş bir insanın böyle gülmesine sebeb olan dünya dışı o varlık çok kutsaldır benim için...
Bazen emin olamıyorum duygularımlarımdan hayatta ki en boktan şeylerden biri bu emin olamamak...
Galibi ve mağlubu belli olmayan devasa bir harpten çıktı bu gönül, başı dik bir şekilde ileriye bakarak çıktı bu savaştan...
Ama ağır yaralıydı bu savaşta bir bedel ödemek zorundaydı ve en ağır bedellerden birini ödedi inancını kaybetti.
Aşk denilen şeyin bir tür zehir bir uyuşturucu ve dünya üzerinde kesinlikle yasaklanması gerektiğini düşünür oldu.
Oysa o savaşa onun uğruna girmişti.
Niye mi böyle oldu tahmin etmeniz gerekirdi aslında...
Bu savaşta ki en büyük silahıydı kalkanıydı aşk..!
Yalanların arkadan çevrilen oyunların ihanetlerin ve her türlü pisliğin karşısında bu gönülü ayakta tutabilcek tek dayanaktı..!
Ve aşk zora gelemedi terketti bu gönülü savaş ortasında ordusu kaçmış bir komutan gibi çaresiz ama hırslı başı öne eğilmeyen bir komutan gibi kaldı ve tek tek çarpıştı..!
Bu yüzden ağır yaralı bu yürek bir yenilginin eşiğinden dönmüş galip olamasa bile mağlup olmamıştı.
Her savaşın bedeli olduğu gibi bununda bir bedeli vardı ve artık gönül aşka inancını yitirdi..!
Uğruna savaştığınız şeylerin sizi bir savaş ortasında terk ettiğini düşünün dostlar...
Belki aranızda bunu yaşamış olanlarda vardır. Onlar daha iyi anlarlar beni...
Şimdi ise gönül yaralarını sarıyor...
Onurlu bir savaşın izlerini gururla taşıyan bu yürek aşka büyük bir darbe vuracak...
Ama onun gibi kalleşcesine haincesine değil...
Bu gönül birini öyle bir sevecek ki aşk kendinden utanacak...
Aşk denilen şeyin kitabı baştan aşağı yeniden yazılacak ve altında tıpkı bu gönül gibi aşka inancını kaybetmiş gönüllerin imzası olacak...
Böyle olacağını nerden mi biliyorum
Şöyle söyleyim
Üstad der ki ;
Ve biliyorum ki iki yaralı kalp bir sağlam kalp eder...
Aşk asıl aşka inancını kaybetmiş bir insanla yaşanırsa anlam kazanır..!
Bırakın terketsin sizi bir savaş arefesinde veya ortasında...
Siz daha iyisini yaşayacaksınız..!
Hadi sağlıcakla kalın...
Hee birde son sözüm sizlere dostlar ;
Bir gülüşü sebebse gülmenize geçmişler olsun size çoktan aşık oldunuz...
Baharın geçici sarhoşluklarından biri olsa gerek. Çok kasvetli bir hava var bir kaç gündür bu şehirde.
Çok sıkılıyorum be dostlar sıkıldıkça düşünüyorum ve düşündükçe yine sıkılıyorum böyle salak saçma bir kısır döngü içinde sonsuzmuşcasına devam ediyor hayat denilen bu garip şey.
Çok uzun zamandır gülmüyordum.
Çünkü bu hayatta gülecek pek fazla bişey kalmadığına inanan biriydim.
Ta ki gülüşü bile gülmeme sebeb olan birini tanıyana kadar.
Aşk'a inancını yitirmiş bir insanın böyle gülmesine sebeb olan dünya dışı o varlık çok kutsaldır benim için...
Bazen emin olamıyorum duygularımlarımdan hayatta ki en boktan şeylerden biri bu emin olamamak...
Galibi ve mağlubu belli olmayan devasa bir harpten çıktı bu gönül, başı dik bir şekilde ileriye bakarak çıktı bu savaştan...
Ama ağır yaralıydı bu savaşta bir bedel ödemek zorundaydı ve en ağır bedellerden birini ödedi inancını kaybetti.
Aşk denilen şeyin bir tür zehir bir uyuşturucu ve dünya üzerinde kesinlikle yasaklanması gerektiğini düşünür oldu.
Oysa o savaşa onun uğruna girmişti.
Niye mi böyle oldu tahmin etmeniz gerekirdi aslında...
Bu savaşta ki en büyük silahıydı kalkanıydı aşk..!
Yalanların arkadan çevrilen oyunların ihanetlerin ve her türlü pisliğin karşısında bu gönülü ayakta tutabilcek tek dayanaktı..!
Ve aşk zora gelemedi terketti bu gönülü savaş ortasında ordusu kaçmış bir komutan gibi çaresiz ama hırslı başı öne eğilmeyen bir komutan gibi kaldı ve tek tek çarpıştı..!
Bu yüzden ağır yaralı bu yürek bir yenilginin eşiğinden dönmüş galip olamasa bile mağlup olmamıştı.
Her savaşın bedeli olduğu gibi bununda bir bedeli vardı ve artık gönül aşka inancını yitirdi..!
Uğruna savaştığınız şeylerin sizi bir savaş ortasında terk ettiğini düşünün dostlar...
Belki aranızda bunu yaşamış olanlarda vardır. Onlar daha iyi anlarlar beni...
Şimdi ise gönül yaralarını sarıyor...
Onurlu bir savaşın izlerini gururla taşıyan bu yürek aşka büyük bir darbe vuracak...
Ama onun gibi kalleşcesine haincesine değil...
Bu gönül birini öyle bir sevecek ki aşk kendinden utanacak...
Aşk denilen şeyin kitabı baştan aşağı yeniden yazılacak ve altında tıpkı bu gönül gibi aşka inancını kaybetmiş gönüllerin imzası olacak...
Böyle olacağını nerden mi biliyorum
Şöyle söyleyim
Üstad der ki ;
Ve biliyorum ki iki yaralı kalp bir sağlam kalp eder...
Aşk asıl aşka inancını kaybetmiş bir insanla yaşanırsa anlam kazanır..!
Bırakın terketsin sizi bir savaş arefesinde veya ortasında...
Siz daha iyisini yaşayacaksınız..!
Hadi sağlıcakla kalın...
Hee birde son sözüm sizlere dostlar ;
Bir gülüşü sebebse gülmenize geçmişler olsun size çoktan aşık oldunuz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder