Kimdir bu yorgun adam ?

São Tomé & Príncipe
Etrafındaki herşeyden yorulmuş yalnızlığın everest'ine ulaşmış beklentisiz yalnız ve çok yorgun bir ruha sahip genç bir beden var burda... Dünya dışında yaşayan sadece yazmayı seven biri...

Hacı bizde ne ararsan burda

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Sen gülme bana. Sen gülersen ben yine tutulurum sana.



Finaller geliyor çok az kaldı benim ders çalışmam gerektiği halde ben burda oturmuş şu sıcak günde soğuk biramı açmış Neşet baba çalarken arka fonda size yazma gereği duydum.

İyi yapmış mıyım ?




Çok uzun süre oldu sizinle şöyle sohbet etmeyeli özledim yazmayı sizinle konuşmayı...




Umutlarım bir bira şisesini içine sığacak kadar küçülmüş durumda.

Neye elimi atsam böyle bir isteksizlik var yine eski günlere dönüyor gibiyim...




Bazı şeyleri özlüyorum dostlar.

Erkenden yatabilmeyi, güzel rüyalar görebilmeyi,uyuyabilmeyi,sevmeyi özlüyorum...

Evet aynen öyle bir insan sevmeyi özleyebiliyor.

Birini falan değil sevmek ne onu unutuyorum ben.

Hani derler ya sevdiğinin sesini unutmak nasıl birşey bilir misin diye ben onu unuttum üzerine birde sevmeyi unutuyorum.

Durum o kadar vahim...

Mutluluk ve aşkın koskoca bir yalan olduğunu öğrendiğim günden itibaren ilk önce sevmekten korktum korktuğum gibi uzak durdum kaçtım.

Öyle bir kaçtım ki hemde topuklarım götüme çarpa çarpa kaçtım sevmekten.

Ve artık yavaş yavaş unutuyorum.

Aslında unutsam tamamen hiç bir sorun olmayacakta işte tam unutmaya çalışırken tam unuttum derken özlüyorum be sevmeyi özlüyorum.




Uzun bir bunalım ve haddinden fazla süren bir yalnızlık içindeyim bitmek bilmeyen.

Bir dönem platonik bir ilişkinin başrolündeyken oynadığım rolü karakter edinmeden bıraktım...

Evet birinin gülüşüne tutulmuştum o yalan diye bahsettiğim aşk değildi bu çok daha öte garip birşey.

Ben o aşk denilen yalanı hayatın maşalarından birinde bırakmıştım o beni terkettiğinde aşkı ben çoktan terketmiştim.

Nerde kalmıştık evet birinin gülüşüne tutuldum...

Herşey değişmiş başka bir dünyaya transfer olmuştum sanki.

Onu daha önce görmeme rağmen tanımama rağmen neden böyle bir zamanda böyle bir gülüşle karşıma çıkmıştı.

Ve ben neden daha önce belki bana onlarca kez gülen bu güzel kıza böyle bir dönemde bu şekilde fena tutulmuştum.

Bazı şeyleri kendime yediremiyordum...

Onunla olmayacağını olursa da gerçekten çok mutlu bir yuva kuracağımızdan adım gibi emindim.

Olmazdık ama olursak ta en mükemmeli olurdu.

Biraz saçmaladım sanırım kusura bakmayın arada o gülüşüne bakıyorumda...

İlham meleğimi bulmuştum...

İki tip şair yazar vardır.

İyi şairler yalnız adamlardır. Yalnızlığı bilir aşk acısı çeker ve o hissi damla damla kağıda dökerler.

Birde Mükemmel şairler vardır. Bunlar bir kişiye yazarlar ama o sevgiyi bütün dünyaya anlatır bütün kadınları kendilerine aşık ederler.

Birincilerin ilham perisi çok olur bol bol yazarlar.

İkincilerin ilham perisi bir kez gelir giderse de gelmez.

O yüzden derler aslında Yalnız adam şiir yazar diye.

Mevzu yalnızken yazmak yüzlerce şiirde yüzlerce kişiyi anlatmak değildi.

Asıl olay yüzlerce şiirde tek bir kişiyi anlatmaktı

Öyle oldum bende sayesinde ilham perimi bulmuştum.

Gülüşlerini anlattığım kalbimde gizli yüzlerce mısralar vardı.

Ve kalbimin içinde kapalı kaldı.

Bir kaç sebebi vardı konuşamadım. Çok konuştum ama diyemedim bir ömür boyu sabah uyandığımda ilk gördüğüm şey o gülüşün olsun diyemedim...!

Boşuna demiyorum hayatta herşey unutulur ama hafızana kazınan gülüşler asla...

Ben söyleyemedim oda bilmedi.

Ben gülüşünü gördüm tutuldum o yine güldü ben yine tutuldum o yine güldü...

Gözlerim doldu gülüşüne hasret kalacağımı düşündükçe o bilmezdi yine güldü...

Ben yine yazıyorum gülüşüne şiirler sözler.

Yazmak yetmiyor işte söyleyemiyorsan kalbinin kütüphanesinde tozlu raflara kaldırılıyorsa o satırlar neye yarar.

Böyle devam ederse gülüşler olmaz bana yâr.

Bugün de söyleyemedik be.

Söylemedik yazalım artık güldüğünde gözlerinin içi gülen o güzel kıza...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder