Kimdir bu yorgun adam ?

São Tomé & Príncipe
Etrafındaki herşeyden yorulmuş yalnızlığın everest'ine ulaşmış beklentisiz yalnız ve çok yorgun bir ruha sahip genç bir beden var burda... Dünya dışında yaşayan sadece yazmayı seven biri...

Hacı bizde ne ararsan burda

10 Mart 2017 Cuma

Artemis'in Cesareti


Merhaba arkadaşlar biliyorum yazı paylaşma sıklığım çok az ve periyodik değil bu da açıkcası pek umrumda değil yazdıklarım popüler olsun reklam yapayım amacıyla bu blogu açmış olsaydım burda size değişik komplo teorileri falan yazar siyaset yapar illuminatiden falan bahseder değişik değişik aforizmalar patlatırdım ama bu benim hiç tarzım değil. O yüzden kendime has okuyucularım olduğunu düşünüyorum.

Neyse bugün kendimden pek bahsetmeyeceğim sizle mitolojik bir öykü paylaşıp onun üzerinden biraz kafa patlatacağım.
Yunan mitolojisi bana hep saçma gelmiştir fakat beğendiğim iki tane hikayesi var,koskoca mitolojide sadece iki hikayeyi seviyorum bunun birine önceki yazılarımdan birinde yer vermiştim linkini buraya bırakıyorum http://yorgunadamindefteri.blogspot.com.tr/2013/08/gitmek-gerekir-bazen.html
her neyse bu hikayeler Zeus tarafından Prometheus'a verilen hergün ölüp tekrar dirilme laneti ile Artemis ve Orion'un hikayesi bugün bu iki aşık tanrının hikayesine biraz kafa yormak istedim.
Belki Artemis'in okçu olmasından belki de hikayenin genelinden etkilendim hangisi bilmiyorum ama seviyorum bu hikayeyi.

Artemis günün birinde uzun boylu iri yapılı fakat çok yakışıklı bir avcı olan Orion'u görerek ona aşık oldu. Öyle ki bir zamanlar kendi kendine aldığı evlenmeme kararını bile unutup bu yakışıklı avcı ile evlenmek istedi. Fakat Apollon kız kardeşinin bu dev cüsseli mahlukla evlenmesini uygun bulmuyordu. Kız kardeşini vazgeçirmek için çok uğraştı ancak Artemis onu dinlemedi. Kardeşinin Orion'a duyduğu sevginin ne kadar büyük olduğunu görünce de bunu kıskanmaya başladı. Ne söylerse söylesin kardeşi Artemis'i vazgeçiremeyeceğini anlayınca hileye başvurarak Orion'u ortadan kaldırmaya karar verdi.

Bir gün Orion denize girmiş yüzüyordu. Kıyıdan o kadar uzaklaşmıştı ki, başı kara küçük bir nokta gibi görünüyordu. Apollon kız kardeşini yanına çağırdı, uzaktan görünen kara noktayı ona göstererek "Oraya kadar okunu gönderebilir misin" dedi. Artemis heyecanla yayını hazırlarken o kara noktanın sevdiği erkeğin kafası olabileceğinin nerden bilecekti ki. Yayını çekti ve ok fırladı. Çok iyi nişancı olan Artemis'in oku tam hedefi vurmuştu ve Artemis bilmeden sevdiği erkeği başından vurmuştu. Bu ölüm onu çok üzdü günlerce bulutların ardına gizlendi gök yüzünde dolaşmaz geceleri yeryüzünü aydınlatmaz oldu.Ay tanrıçası Artemis yaşama olan bağlılığını kaybetmiş ve içindeki acıyı dindirememiştir. Bu nedenle, Ay bu kadar soğuk ve hayat içermeyen cansız bir yerdir. Artemis, Orion’un bedenini gümüşten yapılmış Ay arabasına koyarak kendi elleriyle gökyüzüne taşımıştır. Artemis nişanlısı Orion’un yıldızlarının, bulunduğu bölgedeki en parlak yıldızlar olması için özel olarak karanlık bir bölge seçmiştir. 


Özet olarak hikaye bu şekilde
Tamam aklınızda sorular var lan bu koskoca Tanrıça nasıl bilmez o karaltının Orion olduğunu veya lan adam tanrı nasıl ölür bir okla falan bu soruları soranlar var yanlış yerdesiniz hacı fare imlecinizi yavaş yavaş sağ üst köşeye getirip tıklarsanız iyi olur çünkü burdan sonra yazacaklarım sizin için uygun olmadığından işlemcileriniz yanabilir.

Evet soru geliyor cinsiyetçi düşünmeden söyleyin bu hikayede kendinizi hangi karakterin yerine koyuyorsunuz ?
Sevdiğini öldüren Artemis mi ? yoksa sevdiği tarafından öldürülen Orion mu?

Şunu dediğinizi duyabiliyorum ulan iki ucu boklu değnek hangisini seçelim.
Yada şu tiplerde vardır ben aşkımdan ölürüm Orion tıpkı ben?
Kimse kolay kolay kendini Artemis'in yerine koyamaz çünkü kendinde o kadar gücü sabrı dirayeti bulamaz veya kimse onun kadar birini sevmeye cesaret edemezde ondan...
Gitmek kolaydır bu bazen çekip terketmekle bazen ölmekle olur ama farketmez gitmek kadar kolay bişey yok şu hayatta zayıflar yapar en ufak bir sıkıntıda gitmek ister çünkü bu s**tiğimin dünyasında mevzu bu şekilde işliyor benim gözümde insanlar gidenler yani kaçanlar ve kalanlar olarak ayrılmış durumda...
Yalan yok çoğu zaman bende s*ktir olup gitmek istedim ama yapmadım. Bakın yapamadım demiyorum yapmadım bunu yapmamamın sebebi bazen ailem oldu bazen sevdiklerim bazende ideallerim...
Pes etmeyin vazgeçmeyin özellikle sevmekten pes etmeyin...
Hayatta bazı sıkıntılar sizin karşınıza çıkacak hatta öyle zamanlar olacak ki çok büyük problemler yaşayacaksınız afedersinizde bunlar sizin s*ktir olup gitmeniz için değil kalıp mücadele etmeniz için yapılan sınavlar...

Artemis'e bakın ne yapmış bir hata yapmış bu hata sevdiğinin canına mal olmuş bu hata da en fazla yapılan hatalardandır en yakınında kilere güvenmek... Apollon bunu aldatmış ama ne yaptı Artemis ne kendi kaçıp gitti ne de Apollon'u öldürdü...
Bakın yaşama sevincinizi kaybedebilirsiniz kimseye güvenmeyebilirsiniz ama sevgiden kaçmayın sevmekten kaçmayın hedeflerinden ideallerinizden kaçmayın... Bazen inadına yaşamak gerek sevdiğiniz şeyleri sevdiklerinizi yaşatabilmek için...

Bugün bu hikaye şöyle olsaydı sevgilisini öldüren Artemis ilk  önce abisi Apollon'u öldürüp daha sonra kendi canına kıydı.
Eğer böyle olsaydı biz bugün burada Artemis'in sevgisini pes etmemesini sevdiğini yaşatma çabasını değil öfkesini konuşuyor olurduk belki de konuşmazdık çünkü böyle bir hikaye benim dikkatimi çekmezdi bende bununla vakit harcamazdım...
Velhasıl mevzu bu gençler karmaşık bişey değil.

Yapacağımız şey çok basit. Sev,vazgeçme,ideallerin peşinden koş,sevgiyi bulduğunda kaybetme ve her zaman dediğim gibi şükret...

Uzun zaman sonra iyi oldu size yazdığım bana iyi geldi bu hikayeyi bilen seven varsa birde bu şekilde düşünsün umarım faydam dokunur.
Sözlerimin sonuna gelirken ( bu biraz mektup sonu gibi oldu )

Bu yazımı umarım okur dediğim biri var inşallah okur...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder